Geride Kalmışlık Hissi: Sosyal Karşılaştırmadan Kurtulma Yolları

Hayatımızın belirli dönemlerinde, başkalarının bizden daha ileride olduğunu düşündüğümüz anlar yaşarız. Sosyal medyada gördüğümüz terfiler, mutlu evlilikler ve uzak seyahatler, geride kalmışlık hissini tetikler. Bu durum, kendi hayatımızı sorgulamamıza yol açar. Belki hâlâ aynı şehirde, aynı işte ve aynı rutindeyizdir. Bu yüzden içinizde sürekli bir soru yankılanır: “Ben geride mi kaldım?”

Bu yaygın his, sosyal karşılaştırmadan kaynaklanır. İnsan beyni, hayatta kalma stratejilerinin bir parçası olarak kendini başkalarıyla kıyaslar. Ancak günümüzde sosyal medya sayesinde bu kıyaslama sürekli tetiklenir.


Zaman Algısı ve Başarı Ölçütleri

Toplum, “doğru zaman” kalıpları (ör. belirli bir yaşta mezun olmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak) belirler ve bu kalıplar üzerinde baskı oluşturur. Başarıyı çoğu zaman kariyer, maddi durum veya sosyal statü ile ölçeriz; böylece içsel tatminler göz ardı edilir. Bu durum kişiyi geride kalmışlık hissi yaşamaya sürükler.


FOMO: Kaçırma Korkusu

FOMO (Fear of Missing Out – Kaçırma Korkusu), başkalarının keyifli veya anlamlı deneyimlerini kaçırma ihtimali karşısında hissedilen kaygıdır. Sosyal medyada başkalarının etkinliklerini, tatillerini veya başarılarını görmek, kendi yerinizde kalmayı değersizleştirir.

FOMO yaşayan kişilerde sık görülen belirtiler:

  • Sürekli sosyal medyayı kontrol ederler

  • Başkalarının hayatını sürekli kıyaslarlar

  • Anı yaşamakta zorlanırlar

  • Sürekli meşgul olur ve plan yapma ihtiyacı hissederler

  • Karar vermekte zorlanır ve fırsat kaçırma kaygısı yaşarlar

Araştırmalar, FOMO’nun uyku kalitesini düşürdüğünü, kaygı ve depresyon belirtilerini artırdığını ve yaşam doyumunu azalttığını gösterir.


Sosyal Medyanın Etkisi

Sosyal medya, kullanıcıların hayatlarının yalnızca en “parlak” anlarını sergilediği bir vitrin gibidir. Bu durum, sürekli olarak “başkaları bir şeyler yapıyor, ben değilim” düşüncesini pekiştirir. Bu nedenle insanlar platformları tekrar tekrar kontrol eder.

Unutmayın: Hayat bir yarış değildir. Bitiş çizgisi aynı olan bir koşu yoktur; her birimizin yolu, hızı ve yönü farklıdır. Bazen durmak veya geri adım atmak ilerlemenin bir parçasıdır. Gerçek ilerleme, başkalarının nerede olduğuna değil, kendi başlangıç noktamızdan nereye geldiğimize bakmakla anlaşılır.

Dijital detoks adlı blog yazımıza da göz atabilirsiniz https://ethrapsikoloji.com/dijital-detoks-teknoloji-bagimliligini-azaltmanin-7-etkili-yolu/


Geride Kalmışlık Hissiyle Başa Çıkmanın 5 Yolu

  1. Karşılaştırma Tuzağını Fark Edin
    Sosyal medyada gördüğünüz hayatların yalnızca bir kısmını gördüğünüzü hatırlayın. O parlak fotoğrafların arkasında pek çok zorluk ve sıradan an vardır. Bu blog yazımıza göz atabilirsiniz https://ethrapsikoloji.com/kendimizi-baskalari-ile-kiyaslamak-uzerine-mutlulugun-el-freni/

  2. Kendi Zaman Çizelgenizi Oluşturun
    Hayatınızı toplumun “ideal” zamanına göre değil, kendi ihtiyaç ve isteklerinize göre planlayın. Böylece kendi hikayenizin farkına varabilirsiniz.

  3. Küçük Adımları Kutlayın
    Gelişim her zaman büyük ve gürültülü olmayabilir. Attığınız küçük adımlar bile sizi dönüştürür.

  4. Şükran Pratiği Yapın
    Sahip olduklarınıza odaklanın; bu eksikliklere takılmanızı engeller ve iç huzurunuzu artırır.

  5. Destek Almayı Düşünün
    Bu hisler yoğun ve kalıcı hale gelirse bir terapist veya danışmandan yardım alın. Profesyonel bakış açısı süreci kolaylaştırır.


Son Söz

Geride kalmış hissettiğinizde kendinize şunu hatırlatın: Hiç kimsenin hikayesi sizinle birebir aynı değildir. Başkasının hayat çizelgesi, sizin yaşam ölçütünüz olamaz. Belki de siz geride değil, tam olmanız gereken yerdesiniz. Bu yüzden kendi yolculuğunuzun tadını çıkarın.

Kaynakça: McGinnis, P. J. (2004). Social Theory at HBS: McGinnis’ Two FOs. The Harbus, Harvard Business School. https://patrickjmcginnis.wordpress.com/2010/01/03/social-theory-at-hbs-mcginnis-two-fos-may-2004/